22 Kasım 2011 Salı

Bilginin karşısından baş eğmeyecek bir varlığın olabileceğini düşünmüyoruz.

 Bilginin karşısından baş eğmeyecek bir varlığın olabileceğini düşünmüyoruz. Her realite bir üst bilgiyi de beraberinde taşır ve o realitelerin hüküm sahibi odur. Şimdi ruhçuluk bütün dünyasal realitelerin bir üst bilgisini beraberinde taşıdığından hepsi hakkında hüküm sahibi olacaktır.
Bu sözlerimizi aklınızda ve yüreğinizde tartmadan benimsemeyiniz. Akıl ve yürekte aynı emniyeti sağlamayan bir şeyin gerçekliğinden şüphe edilir. Gerçek de hemen bulunmaz o kimi isterse ona gider.
Ruhsal tebliğler insanı ruhçuluğun hakikatlerine kavuşturan bir tesir akışıdır. Aklı ve yürekte tasdik bulabildiği sürece tebliğin Müteal niteliğini koruyacağı bellidir.
Bundan dolayı hakikatlerin aranışını ne uçan kuştan ne esen rüzgardan ne de gevezelerden öğreneceğiz. O bize bir hususi tesir ile gelir. Aklımıza ve yüreğimize hükmeder onun beşeri hiçbir tasdike ihtiyacı yoktur. Göksel öğretinin en belirgin özelliği budur. Görünen dünyanın hakikatleri ortaya koyuşundaki güçlükleri yenmenin bir yolu da bir lütuf olarak gelen doğrudan bilginin tesirlerine girmektir. Semavi denilen esenlik herhalde budur.
Hislerimizin bize öğrettiği gerçekleri aklımızın tecrübesinden geçirerek ruhsal tebligatın mihengine vurmadan hakikatin ışığını yüreğimizde sezebilmemiz kolay değildir.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Hoşgeldiniz. Yorumunuz için teşekkür ederiz. Işık olsun.
Yönetim